Eflani, Çukurören Köyü Bilgileri ve Tarihi

cukuroren-koyu

ÇUKURÖREN KÖYÜ

Eflani’nin 14 km güneybatısında yer alan Çukurören Köyü Eflani- Karabük yolunun Çalıkahvesi mevkiinden 3 km güneydedir. Batı tarafındaki Çökek düzlüğü ile Doruk ormanı ile arasında geniş ve düz bir alan üzerinde kuruludur. Çukurören Köyü, Merkez,Sinitler, Tepe ve Bürüncek mahallelerinden meydana gelmekte olup geniş bir alanın adıdır.Çukurören Köyü merkez mahalle 33 hane açık olmak üzere 55 hane civarındadır. Nüfusunun çoğu İstanbul’da olmakla birlikte köyleri ile yakından ilgilenirler. Tabaklar, Yalacık ve Ulugeçit köylerinden gelen Eflani çayı Çukurören Köyünün güney bölgelerinde Ören ve Değirmenler mevkiinde durgun bir halde ilerler. Doğa harikası olan oldukça sarp ve büyük kanyonda güzel bir görüntü oluşturur. Özellikle Tepe ve Çukurören mahallesi , teknolojiye yenik düşen su değirmenlerinin revaçta olduğu dönemde hemen herkesin değirmen taşı imal etmesinden dolayı halk arasında Taşçılar olarak bilinir. Tepe mahallesi ile Çukurören arasından çıkan ve değirmen taşı yapılan taş ocakları, kış boyu çoluk çocuk etrafı açılarak meydana çıkarılır. Bu taşlar dinamit ile parçalara ayrılır. Büyük parçalar pergel çekilerek yuvarlak hale getirildikten sonra, çekiş tipinde ucu çelikten olan ve “Külük” denilen bir aletle düzeltme, dişleme ve perdah yapılarak kullanıma hazır hale getirilir. Çukurören köyünde Eski Bakkal önü ve Direğin dibi yerler köy meydanıdır.Herkes burada buluşur ve ayak üstü sohbet ederler. Kadrolu bir camisi olan Çukurörende, kandil, ziyrat, gelenekleri ile birlikte bayramlarda güreş tutma geleneği devam etmektedir.
Çukurörenin 1,5 km batısında yer alan Tepe mahallesi 15 hane açık olmak üzere 20 hane civarındadır. Kuzeyde Karaveli çamlığı , batıda Tepe dağı , Salca korusu, güneydoğuda Kale, güneyde Cevizdibi ve Taşlı değirmeni gibi mera, tarla ve orman arazileri ile çevrili olan Tepe mahallesi, düz bir zemin üzerinde kurulu olup kadrolu bir cami vardır. Mahallenin girişinde her aileye ait taş ocakları ve mahalle içinde kullanıma hazır halde olan değirmen taşları bu mahallenin özelliğini yansıtmaktadır. Tepe adı ise, diğer yerlerden daha yüksek olduğundan yada Tepe dağı yakının da bulunmasından kaynaklanmaktadır.
Çukurörenin 4 km güneyinde yer alan Sinitler mahallesine, Sinitler boğazı mevkiinden ulaşıldığı gibi, Göller köyü ve Bozarmut mahallesinin kuzeyindeki Kelebekpınarı boğazından da ulaşılmaktadır. Doğuda Çivçir çamlığı, güneyde Kelebekpınarı, kuzeyde Küllük doruğu tarlalıkları , batıda Kayalık mevkileri arasında hafifçe bir tepe üzerinde bulunan Sinitler mahallesi 13 hane açık olmak üzere 18 hane civarındadır. Köy içinde fevkalade suyu bol bir çeşme ve kadrosuz bir cami vardır. Bürüncek mahallesi ise Sinitlerin kuzeydoğusunda, Çukurörenin güneydoğusunda yer alan 4 hanelik bir mahalledir.

 

Adların Kaynağı Ve Tarihçe

Çukurören ve havalisindeki yer adları eski mezarlıklar, ören yerleri , kale ve benzeri tarihi eserler dikkate alındığında yörenin tarihi çok eskilere dayanmaktadır.Eflani’nin tarihi bölümünde işlediğimiz gibi, bundan 3200 yıl önce, M.Ö. 1200’de yıkılıncaya kadar orta Anadolu ve Kastamonu havalisinde hakimiyet kuran Hitit imparatorluğunun yazılı tabletlerinde adı geçen Hulana kenti Eflani havalisindedir. Hitit tabletlerinde milattan önce 1380 yıllarında (3385 yıl önce )bahsedilen Hulana kentinin bugün Eflani’nin hangi bölgesinde olduğunu araştırırken üç ihtimal üzerinde durmuş, bu ihtimallerden birinin de Eflani çayı boyunca ve Çukurören taraflarında olduğunu söylemiştik. Ancak arkeolojik araştırma ve bir bulgu olmaksızın kesin bir şey söylemenin yanlış olacağını belirterek, adım adım dolaştığım bu bölgelerdeki tarihi eserleri, coğrafi özelliği ve yer adların dayanak göstererek ihtimaller üzerinde durmuştuk. Nitekim Çukurören köyünün doğu ve güneydoğu taraflarındaki eski mezarlık, Ören tarlalıkları, Sinitler ve civarı, muhteşem bir vadiyi oluşturan Kale tepesi, mağaralar, kerpiçten ev eşyaları, Tümülüs ve höyükler, Hulana kentinin bu çay boyunda olabileceğini göstermektedir.Çukurören mezarlığındaki büyük kesme taşlardan yapılmış eski mezarlık hala kullanılmakta olup bu mezarlıkta sütun taşı kırıkları ile iki metre yüksekliğinde bir sütun taş dikili olarak durmaktadır. Bu sütun taşın dibinde yakın zaman kadar yağmur duası için merasim yapılırdı. Ailenin ilk çocukları olan bir erkek bir kız çocuğu bu taşın dibine oturtularak üzerlerine tepeden aşağı su dökülürdü. Aynı zamanda yedi evden ekmek alınır, ekmek veren kişiler pencereden dışarı uzattıkları gerdirilmiş yazma (tülbent) üzerinden su dökerler ve böylece dökülen suyun yağmur damlaları şeklinde akması sağlanırdı.yani Allah’a “böyle damla damla yağmur ver” denmek istenir.
Güneybatıya doğru uzanan çay boyu ve Kale, Kale kapısı ve Örenler eski medeniyetlerin izlerini taşırlar. Bölgenin en gösterişli yeri olan Kale, bölgenin en yüksek yeridir. Temel, burç gibi kalıntıları belli olan ve kale kapısı diye mevkisi olan kale, dilimize Arapça dan geçmiş bir kelime olsa da bu adın Türkler tarafından verildiği anlaşılmaktadır. Bu duruma göre kale bölgenin gözetleme ve savunma yeri olduğu için eskiden bir kale olarak kullanıldığı açıktır.Hulana kentinin bu civarda olabileceğini söylememiz ise bu yer adları ve tarihi kalıntılara dayanmaktadır. Nitekim köyde, Pula yada Pala denilen yer adı , tarihi ilk çağa uzanan bir kent adı olduğu gibi, Luwi dilinde, “su, akarsu” anlamına gelmektedir. Karamos ya da Karamoz’da Luwi kökenli olup, Lidyalılarca Başkan, komutan anlamına gelmektedir.
Sinitler adı ise aslında bir bölge ve kavmin adıdır. Çünkü milattan önce 64(2069 yıl önce) yılında doğduğu bilinen Strabon da, Traklar’ın yani eski çağda Trakyalı kavimlerin bazılarına Sintiler, daha sonra Sintler denmiştir, derken 459 bir başka kaynakta sintilerin-sintlerin makedonyanın Trakya sınırında yaşayan halk ve kent olduğunu , tanrıça Sinda’nın adı ile bağlantısı olabileceğini söylemektedir.460 Nitekim gerek Çukurören gerekse Sinitler mahallesi ve çevresindeki yerleşim alanları ve yer adları göz önüne alındığında bu bölgede Türklerden önce Hitit , Paflagonya, Lidya, Roma ve Bizans dönemlerinde önemli yerleşmeler olduğunu anlamaktayız. Türk yerleşmesi döneminde ise bu bölgeye Anadolu’da Eflani’de olduğu gibi, Orta Asya’dan kopup gelen Müslüman Türk boy ve oymakları yerleşmiştir. Nitekim Çukurören adındaki “Çukur” kelimesi Türkçe bir kelimedir. Ören-viran ise eski harabeler anlamındadır.Osmanlı Salnamelerinde Çukurviran olarak geçen Çukurören Köyü bu adını sonradan almıştır. Çukurören adı ise Çukur-Çukurlu 461 adındaki bir Türkmen oymağından almıştır. Nitekim bölgede bulunan Eci yada Ece dere adındaki “Ece” öğesi aslında Türkçe de kardeş anlamına gelen “Âce”den kaynaklanmaktadır. Âce ise ağabeycik anlamında olan Ağace’den kısaltmadır.462 Bu Eci-Ece -Âce adı sanırım bölgeye gelen ilk Türk akıncılarından birinin yada bir beyin adıdır. Çukurören halkı bu bölgeye 1530 yılından çok daha önce gelip yerleşmişlerdir. Bu bölgede Çobanoğlu ve Candaroğlu beyliklerinden sonra hakimiyet kuran Osmanlı devletinin 1530 yılı muhasebe kayıtlarında köy Çukur-viran olarak geçmektedir. Bu tarihli deftere göre Çukurören Köyü 1530 yılında 31 hanelik bir köy olup, hasılı yani yıllık geliri 1488 akçe ile timarli sipahi hassı olan köylerimizden biridir.
Nüfus
H. 937 M. 1530 yılı
Hane : 31 T.Nüfus: 186

H, 1314 M.1897 yılı 464
Hane :

1940 1950 1960
Kadın erkek toplam kadın erkek toplam kadın erkek toplam
224 168 392 256 205 461 266 233 499
1970 1985 1997 2000
Kadın erkek toplam
288 233 521 563 251 232

2004yılı itibari ile açık kayıtlar toplam : 1422
2004 yılı itibari ile kapalı kayıtlar toplam:1260 kişidir.
2012 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımına Göre; Toplam; 189, Erkek; 89, Kadın; 100 Kişi Şeklindedir.
Kaynak: H. Lütfi Ersoy’un hazırlamış olduğu Eflani’nin Tarihi ve Köyleri kitabı

Konu Hakkında Görüşünüzü Paylaşın

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir