KARACAPINAR KÖYÜ
Tabaklar, Gelicek istikametinden ulaşılan Karacapınar Köyü, Eflani’nin 8 km güney doğusundadır. Yayla Doruğu denilen tepe ile karşısındaki sırtın arasındaki boğazda, geniş bir alanda kuruludur. Bol sulu pınarları ile meşhur olan Karacapınar Köyü, Merkez ve Kadıoğlu olmak üzere iki mahalleden oluşmaktadır. Ayrıca Eflani’nin en kalabalık köylerinden biri olan Karacapınar Köyü merkez mahalle, 150 hane civarında olup 40 hane açık vaziyettedir. Yazları gelenlerle birlikte açık hane sayısı değişir. Karacapınar Köyünde 59 adet ev, tarihi ve mimari özelliğinden dolayı, KTVKK’nun16.02.1990 tarihi ve 1100 sayılı kararı ile kültür varlıkları arasında sayılarak Kentsel Sit alanı olarak tescil edilmiştir. Yayla Doruğu denilen yer köyün en yüksek ve seyirli yeridir. Yazları hemen herkes sohbet edip zamanını burada geçirir. Padişahın arabacısı Çelenlizade Hasan Efendi’nin ysptırdığı söylenen Cami 1912 yılında çıkan yangın sonucu tamamen yanınca yeniden yapılmıştır. Karacapınar Köyü’nün komşuları ise doğuda Başiğdir, güney doğuda Demirli, kuzeyde Kaynarcı Boğazı, Mulayim, Halkevli Köyleri, kuzeybatıda Gelicek köyü bulunmaktadır. Karacapınar Köyü ile Başiğdir Köyü arasında ulaşım ise Ismı Erenleri mevkiinden geçen Çal yolu ile sağlanır. Ayrıca Köy Konağı, kandil, Bayram, Hıdırellez vb… cemiyet ve toplantılarda çok yönlü hizmet verir.
Hemen her köyümüzde olduğu gibi televizyonun olmadığı ve köylü halkın kış boyu Cami odasında sohbet ettiği dönemler de gençler, büyüklerden milli ve dini çok şey öğrenir, Gelenek ve görenekler nesilden nesil’e devam ederdi. Bunlardan biride Karacapınarlı Molla Hasan Efendi ve Osman Çelenli’dir. İkisi de merhum olan bu kişiler, muzipliği ve birbirlerine takılmayı çok severlermiş. Molla Hasan oynamayı, Osman Efendi Kaval çalmayı iyi bildiklerinden ortalığa neşe saçarlarmış. Osman Efendi günlerden bir gün bir ihtiyaç için ormana gittiğinde, yakınlardan bir Kaval sesi duyar. İyice dinleyip etrafına bakındıktan sonra kendi kendine “Allah Allah benden başka kaval çalan varmı? bu civarda” mırıldanarak o tarafa doğru gider. Sesin geldiği yere yaklaştığında birde bakar ki Kambur bir adam bir kütük üzerine oturmuş Kaval çalıyor., Molla Hasan’da oynuyor. Ayrıca Caminin imamlığını yapan Molla Hasan ile Kavalcı öğle dalmışlar ki, Kavalcı, ikide bir Molla Hasan için “aşağıdan deli imam yukarıdan deli imam” derken Molla Hasan’da kambur olan kavalcıya ” çal ulan kambur adam” diyerek oynuyor. Osman Efendi birden ortaya çıkınca Molla Hasan ne diyeceğini bilemez. Ben ettim sen etme, bir yerde konuşma diye yalvarır. Osman Efendi Molla Hasan’a dönerek “Aşağıdan deli imam, yukarıdan deli imam, çal ulan kambur adam haa! Sen Cuma günü hutbeye çıkınca görürsün der. Molla Hasan Cuma günü minbere çıktığında cemaatten tarafa döner fakat Osman Efendi’ye bakamaz. Osman Efendi ise cebinden çıkardığı kavalı Molla Hasan’a ikide bir gösterir. Hemde göz kaş işareti ile, “cemaate söyleyeyim mi? der gibi eder. Tabiî ki her şey hoş muhabbet içindir. Bu olay günlerce konuşulur ve gülerler.
Karacapınar Köyü’nün girişinde ki çeşmeler yanında köy çamaşırhanesi vardır. Evleri genellikle ahşap ve mimari özelliğe sahiptir. Son dönem yapılan evler ise betonarme ve tuğla binalardır. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi Yayla doruğu hemen herkesin uğradığı yerdir. Akşamları geç saatlere kadar hem sohbet ederler hem de hayvanlarının önünü beklerler. Bu Yayla doruğu denilen yerden Eflani ve civarı, Kaynarcı Boğazı ve birçok yer göründüğü gibi buranın seyir zevki bambaşkadır. eflanim.com
Kadıoğlu mahallesi ise 30 hane civarındadır. Güney tarafları meşe ormanlığı olan mahallede tarihi bir Cami ve Türbe bulunur. Mahalle sakinlerinden bazılarının Pınarözü Köyü’nden buraya gelme oldukları söylenir. Mahalle meydanı ise Dibekönü’dür. Kışları açık hane sayısı 7-8 iken yazları 15-16 hane civarına yükselir.
Adların kaynağı ve tarihçe
Karacapınar adı söylendiği gibi bir dönem Karacalar’ın Pınarlar’a su içmeye indiğinden Karaca-Pınar adını almış değildir. Bilindiği gibi Oğuz boylarına bağlı Türkmen boy,oymak ve cemaatlerinden olan bir grup, bir yere yerleştiğinde o yere ya kendi adını vermiş yada kendi adıyla bir başka adın birleşiminden ortaya çıkan bir isim almıştır. Örneğin Şeyhlü oymağı “Kara” ön eki ile Kara-Şeyhlü, Eymür oymağı “Viran” son eki ile Eymür-viran olduğu gibi Karaca oymağı da yerleştiği yerde suyu kuvvetli pınarlar olduğu için, “Pınar, Pığar” son eki ile Karacapınar olmuştur. Çünkü Karaca; yaban Keçisi için kullanılan bir tabir olsa da bu ad sadece ona münhasır değildir. Zira Karaca adı bir Türkmen cemaat adıdır. 520 Osman kaynaklarında da Pınar, “Pığar” şeklinde yazılmaktadır. Burada oymak adı ile yerin özelliğinden oluşan bir isim meydana çıkmıştır. Yani Karaca; oymak adı, Pınarda; o oymağın yerleştiği yerin özelliğidir. Bu duruma göre Karacapınar adı bir Türkmen cemaat adı olan Karaca ile Pınar adının birleşmesi ile meydana gelmiştir. Nitekim 16.yüzyılda Malazgirt ve Hınıs sancaklarında oymak adı “Karaca” olan, Karaca-Erik, Karaca-Viran adında köyler olduğu gibi, Anadolu ve Suriye’de de Karca ve Karacalu adında birçok oymak ve cemaat bulunmaktadır. 521. Eflani’ de Karaca adlı Türkmen oymağından olan Karacapınar Köyü’nün bulunduğu gibi Pınarbaşı’nın Çeme havalisinde Karacaören ve Devrek’te Karacaören gibi köyler vardır. Ramazan Çalışkan
Köyün tarihçesi ise 1071 Malazgirt savaşından önce ve sonra diye iki bölümde incelenebilir. Karacapınar ve civarında Örenler, Ismı, Ballıcak ve Saraybaşı gibi yerlerde höyük, yerleşim alanları bulunmaktadır.Karacapınar-Gelicek arasındaki arazilerdeki mezar odaları ,ve çok geniş bir alanda olan ev ve bina harabeleri, bölgenin Paflagonya ve Roma dönemlerinde önemli bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Özellikle halkın Sarıklı taş dediği bir Müslüman’a ait sanılan mezar taşı kırılmıştır. Üzülerek söylüyorum ki bizim milletimiz, halkımızın değimi ile eccük (azcık) bir kerpiç kırığı yada bir tarihi eser gördüğünde onu dağıtmaya heveslenmiştir. Bilinmelidir ki bir memleketin sahip olduğu eski kültürlere ait eser ve eserler bir kültür varlığıdır. Türk yerleşmesi dönemi ve sonrasında ise köyle ilgili önemli ipuçları yer adlarıdır. Nitekim köy civarında bulunan Tamış, Omarlar, Yorga Yeri gibi yer adları Türkler dönemi ile ilgilidir. Özellikle Eskipazar’da bir köy, Eflani’nin Kutluören Köyü’nde bir mahalle adı olan Tamış; Malazgirt Savaşı’nda Bizans ordusu saflarında iken soydaşları Alparslan tarafına geçen Uz(Oğuz)ların ve Peçenekler’in başındaki beyin adıdır. Eflani’deki “Tamış” yer adları ya Bizans’ın yerleştirdiği yada Türk yerleşmesi sürecinde konar-göçer Türkmenlerden kalmadır. Omarlar’da muhtemelen Çobanoğlu Beyliğinin batı kolu olduğu söylenen Umuroğulları ile ilgilidir. Yorga ise Yürük At (hızlı yürüyen at) kelimesinin tekil sigası olup, Türk yer adlarında kaybolmuştur. .522 Çobanoğulları ve Candaroğulları Beylikleri’nden sonra Osmanlı idaresine geçen Karacapınar Köyü’nün buraya kaç tarihinde geldiğini kestirmek zordur. Ancak eldeki kaynaklar dikkate alındığında Karacpınar Köyü halkının bu bölgeye 1530 yılından önce geldikleri kesindir.
Nitekim Karacapınar Köyü, 1530 yılı Muhasebe-i Vilayet-i Anadolu Defteri’ndeki Kastamonu sancağı haritasında, Tatay (Daday) kazası sınırları içinde bugünkü yeri üzerinde bulunmaktadır. Aynı tarihli defterdeki kayıtlarda da yer alan Karacapınar Köyü, yıllık geliri 1335 akçe ile timarlı sipahi hassıdır. 523 Bu duruma göre Karacapınar köyü’nün bu bölgeye 1530 yılından önce gelip yerleştikleri anlaşılmaktadır.
Nüfus
H.1314 – M. 1897 yılı
Hane:61 Kadın:142 Erkek:139 Toplam: 281
1940 1950 1960 1970
KADIN 443 452 412 363
ERKEK 259 283 296 253
TOPLAM 702 735 708 616
1985 1997 2000
321 178 195
2004 yılı itibari ile açık kayıtlar toplamı:1928
2004 yılı itibari ile kapalı kayıtlar toplamı:693 kişidir.
2012 Yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayımına Göre; Toplam; 158, Erkek; 70, Kadın; 88 Kişi Şeklindedir.
Kaynak: H. Lütfi Ersoy’un hazırlamış olduğu Eflani’nin Tarihi ve Köyleri kitabı
Muhtarlar;
2019 Yerel Seçimleri Muhtarı; Halil İbrahim Çelenli